24 Ocak 2010 Pazar

Berkun Oya

F o t o ğ r a f : E y ü p T a t l ı p ı n a r

Bana en çok ne kullandığımı

soruyorlar:
Migren hapları ve
reflü şurubu kullanıyorum


'Niyetim izleyiciyi tokatlamak' diyen tiyatronun yetenekli ve aykırı çocuğu Berkun Oya, bu kez radikal bir oyunla karşımızda. Yeni oyunu 'Bomba' yalnızca 15 dakika! Onun imza attığı, bir zamanlar fenomene dönüşen TV programı 'Defakto'yu unutmayanlara da iyi bir haber; 'Kafa' isimli yeni bir programla yakında televizyona dönüyor.


10.01.2010/ Akşam Pazar


Sahnelediği tiyatro oyunlarında kendine özgü tarzıyla dikkat çeken yazar ve yönetmen Berkun Oya, geçen sezon ilgiyle karşılanan 'Bayrak' isimli oyunun ardından bu kez 'Bomba'yla karşımızda. 'Bomba' tiyatro alışkanlıklarımıza ters düşmesi bakımından hayli radikal bir oyun ve Türkiye'de bir ilk; yalnızca 15 dakika! Bir kafede randevusunu beklerken Oya'nın aklına gelen oyun, yine bir kafede geçiyor. Sıradan insanların günlük koşuşturmaları arasında soluklandıkları kafeye bir bomba bırakılır ve bombanın patlamasıyla her şey değişir... Şimdi diyeceksiniz ki, 'İyi de 15 dakikalık bir oyunu, kim para verip izler?' Hatırlatalım, bizim gittiğimiz seans, tamamen dolu salona oynandı...

Berkun Oya, pek çok kişi tarafından CNN Türk'te yayınlanan şov programı Defakto'yla da (ve ayrıca sonrasında NTV'de yayınlanan İnfoman'la) hatırlanıyor. Üzerinden altı yıl geçmiş olmasına karşın Defakto programı televizyonculuğun tatlı sürprizlerinden biri olarak hala hafızalarda. Kendisinin söyledikleri de bu durumu onaylıyor; 'Bana en çok sorulan sorulardan biri o programı neden bıraktığım.' Oya iki seans arasında bu soruyu ve aklımıza takılan diğerlerini cevapladı.

Oyununuzu 15 dakikaya sığdırmanızla yaşamın artık daha hızlı akması, gündemin hızla değişmesi gibi durumlar arasında bağ kurulabilir mi?
Bu tür yorumların oyunla ilgili algılara katkısı olacağını düşünüyorum. Yine de oyunun 15 dakika olmasının asıl sebebi yazdığım metnin sahnelendiğinde 15 dakika sürmesi, o kadar. Yani süre tutup 15 dakika dolunca oyunu bağlayıp kalemi bırakmadım açıkçası. Ancak genel anlamda seyircinin tiyatro gösterisi izleme algısını bozmaya, bükmeye, hiç değilse çeşitlendirmeye yönelik bir hareket olarak da görülebilir bu kısa proje.

Oyununuzu bir aydır sahneliyorsunuz. Niyetiniz neydi, gerçekleşti mi?
Seyirci tepkisi şu ana kadar epey olumlu, umarım böyle devam eder. Niyetime gelince, hoş görülebilir tokatlar atmak. Bu oyunda da çoğu başka şeyde de niyetim galiba en özet haliyle bu. Yapıcı tokatlar.

BU OYUN BİR TÜR DENEY
Bu tokatlama meselesini biraz açsanız...
Siz boğulmak üzereyken birileri suya atlayıp çıkarıyor bir havuzdan, yere yatırıyorlar. Hala kendinizde değilsiniz, birinin sizi ayıltmak için suratınıza sağlam bir tokat atma işini üstlenmesi gerekiyor. O tokadı yiyorsunuz. Canınız acıyor mu, acıyor; tokadı atana hafif uyuz olur musunuz, olursunuz. Peki, uyandınız mı, uyandınız. Geçmiş olsun o zaman. İşte öyle bir tokat. Suya atlama kahramanlığı pek bana göre değil, yere yatıran birileri de çıkar mutlaka. Beni heyecanlandıran o tokadı atmak. Elim havada, baygın bedenler aramıyorum tabii ama denk gelirse de avucum kaşınmaya başlıyor galiba.

Oyununuz tiyatro alışkanlıklarımıza ters düşmesi bakımından bir deney sayılabilir mi?
Bir tür deney olduğu söylenebilir tabii. İlk oyunu oynadıktan 15 dakika sonra oyun bitti ve oyuncular için de seyirci için de bu bir ilkti. Seyirci alkışlamadan önce bir süre havada asılmış gibi bekliyor, bazı akşamlar. Oyunun finalinin de buna katkısı oluyordur muhtemelen.

Tiyatro alışkanlıklarıyla bir derdiniz mi var, bayatladı mı 'bildiğimiz' tiyatro?
Oyun izleme algısını çeşitlendirmekte her zaman fayda var, zarar yok. Tiyatro eskimiyor aslında. Bu işin tabiatı itibariyle eskimesi, hele yok olması mümkün değil. İnsan ırkı ortadan kalkıp yapay zekalı robotlar da gezse Beyoğlu'nda, tiyatro yine olur; eskiyen tiyatrocular...

Devamı gelecek mi bunların?
Evet, başka kısa oyunlar da yapacağım, eskiden yazdıklarım var, 'Bomba' tecrübesinden sonra yenilerini de yazıyorum.

Sıra dışı TV programınız 'Defakto' hala hafızamızda. Neden bıraktınız, benzerlerini çekmek aklınızdan geçiyor mu?
Televizyon benim asıl işim değil. Haliyle sadece bayramda ziyaret edilen uzak akrabalar gibi biraz benim için televizyon. Nimetleri var ama her gün yapamam. Yakın zamanda 'Kafa' adında bir müzik programı yapacağım. O heyecan verici. Ancak ne zaman başlayacağı ve hangi kanalda olacağını söylemek için henüz erken.

YASAKÇI 'ŞAŞKIN ÖCÜLER'
Oyunlarınızda ve programlarınızda beyaz dekor dikkat çekiyor. Beyaz rengi çok mu seversiniz?
Öyle sofistike, havalı bir sebebi yok bunun. Refleks, oturmuş bir alışkanlık ya da. Boş sayfa hissi veriyor galiba beyaz, kafam daha az karışıyor.

Pek çok kişide merak uyandıran bir kişisiniz. Size en çok sorulan soru nedir?
En çok 'Defakto'nun neden bittiği soruluyor. Bir de ne kullandığım. Migren hapları ve reflü şurubu kullanıyorum. 'Defakto' da bitti, çünkü bayram bitti.

Sizi oyunculuğa yakıştıran da çok ama siz tercih etmiyorsunuz, neden?
Oyunculuk iyi yapanlara bırakılması gereken bir iş, ustasından izleyince zevkli, her şey gibi.

Portecho'ya çektiğiniz klip, altı minili üstü çarşaflı kadın tepki toplayınca yayından kaldırıldı. Yeni ve aykırı işler yapan biri olarak kendinizi sınırlandırılmış hissediyor musunuz?
Klibin resmi açıklama ile kalkmasının sebebi, amacını aşan, saçma sapan ve kliple bire bir alakası olmayan sansasyonel durumlara malzeme olmak istenmemesiydi. 2010 yılında bir şeyi kaldırmak, yok etmek de pek mümkün değil zaten. Çok isteyen bulur seyreder. Youtube'u kaldırdı hükümet, ne oldu? Demin girdim ben. Tarihe şaşkın öcüler olarak geçmek kimsenin işine yaramaz.

http://www.aksam.com.tr/2010/01/10/haber/pazar/517/15_dakikalik_oyunuyla_seyircisini_tokatliyor.html

Hiç yorum yok: