23 Ocak 2010 Cumartesi

Erdil Yaşaroğlu


Espri bulurken

asosyal, sevimsiz, sıkıntılı

ve sinirli gözükebilirim


Penguen dergisinin kurucularından, sıkı takipçilere sahip karikatürist Erdil Yaşaroğlu, en beğenilen esprilerini 'İlişkiler', 'İş Dünyası', 'Kediler' ve 'Köpekler' başlıklı dört cep kitabında topladı. Kendisiyle hikayesini ve mizaha bakışını konuştuk.

17.01.2010/ Akşam Pazar


Henüz çocukken kuzenini kıskanıp, ailesinin gözüne girmek için karikatüre başlar. İlk başarılarını karikatürlerini gönderdiği yarışmalarda kazanır. Liseyi bitirdiğindeyse Limon dergisinde köşe sahibidir artık. Espri anlayışıyla ve çizgileriyle dikkat çekmesi gecikmez; Laf Lafı Açıyor, Televizyon Çocuğu, Beyaz Show gibi televizyon programlarında çalışır. Bu arada Limon, Leman olmuştur. 2002 yılının sonlarına doğru arkadaşlarıyla birlikte, hala çalıştığı Penguen'i kurar... Günümüzün başarılı, takip edilen karikatüristlerinden Erdil Yaşaroğlu'ndan bahsediyoruz.

Özgün çizgisiyle hayat verdiği espriler yalnızca Penguen dergisinde okunmakla kalınmaz, fıkra niyetine anlatılıp, internet aleminde oradan oraya postalanır durur. Çizgilerine de esprilerine de naif bir hava hakimdir; şeytani esprileri yaparken, cehennem zebanilerini çizerken bile... Girişte bahsi geçtiği gibi, yeteneğini önemli bir birikime borçlu olduğunu söylemek yanlış olmaz. Fakat 'garip' bir huyu da bu konuda ona yardımcı olmaktadır. Yaşaroğlu, sürekli sinemaya gittiğini ve hayatta hiçbir işine yaramayacak bilgiler edinmekten hoşlandığını söylüyor. Örneğin bir ayının kış uykusundayken ağırlığının yarısını kaybettiğini öğrenmek, onun açısından mutluluk verici. Bunun için saatlerce ansiklopedi okuduğu oluyor...

Penguen ve www.komikaze.net adresindeki esprilerinin reytingi yüksek olan Yaşaroğlu esprilerini ayrıca Komikaze kitap serisinde toplamıştı. Bugünlerdeyse 'karikatüre mesafeli duran kişilere de ulaşmak için' çizimlerini dört cep kitabında topladı. 'İlişkiler', 'İş Dünyası', 'Kediler' ve 'Köpekler' başlıklarıyla çıkan bu mini kitaplar da ilgi çekecek gibi görünüyor.

- Kıskançlık meselesiyle karikatüre başlamışsınız, sonraları da devam etmenizi sağlayan motivasyonunuz neydi?
Anaokulunda elime boyaları verdikleri anda çizmeye başladım. Karikatüre ise 9 yaşında başladım. Kuzenim Varol Yaşaroğlu, 12 yaşlarında Hürriyet'in Ege ekinde çizmeye başlamıştı. Bütün aile ona övgüler yağdırıyordu. Ben de kıskandım ve onun bir karikatürünü gece herkes uyuduktan sonra gizlice önüme koyup taklit ettim. İlk karikatürüm de odur. İşte o gece aşık oldum karikatüre ve hiç ara vermeden çizdim. Etkilendiğim çok çizer oldu ama kendimden başka kimseyle yarışmadım. Tek motivasyonum, işimi çok sevmem...

İLİŞKİLERDE BİLDİĞİN ERKEK ÇOCUĞUYUM...
- 'Kadınlar kendilerini güldüren erkeklerden hoşlanır' teorisi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kadınlar kendilerini güldürebilen değil de, dertsiz erkek isterler. Aslında bu erkekler için de geçerli. Herkes gülmek ister, bunda kötü bir şey yok.

- Güldürmek işe yaramıyor mu yani? Avantajlarını yaşamadınız mı?
Genelde yaptığım işi kız tavlamak için kullanmam ama kız arkadaşlarımı espriden anlayan ve gülmesini sevenler arasından seçtim hep. Karikatür çizmenin ilişkilerim üzerindeki tek avantajı empati gücümü yüksek tutması. Onun dışında bildiğin erkek çocuğuyum. Arada ilişkinin öküzü olurum yani...

- Hangi alanda espri üretmek daha çekici ya da kolaydır sizin için? Politika, ilişkiler, iş dünyası...
Bu veya başka konuların hepsi olabilir. Sadece yeni bir olay, yeni bir sahne olsun yeter. Bu daha eğlencelidir çünkü. Elektriğe yapılan zam konusunda espri bulmayı hiç sevmem. 50 senedir bu konu yapılıyor zaten. Eski konuya yeni espri bulmak büyük işkencedir... Ama bir kurnazlık yaparım çok ender de olsa. Dergi gecikmiştir, benim de son bir karikatür çizmem gerekmektedir. Vaktim hiç kalmamıştır, o zaman çöl esprisi düşünürüm. Çünkü çöl çizmesi kolay ve hızlıdır. Bir-iki çizgi çekersin tepeler olur, bir-iki nokta koyarsın kum olur...

- En çok çizmek istediğiniz esprinin, olimpiyatlarda engelli koşarken seyircileri uyutan koyunlar olduğunu duydum...
O espri lise sıralarından beri arkadaşım olan Burak Akkul'un fikriydi. Lise ikide bulduğu o espriyi çizeceğim dedim ona, hala çizemedim ama. Bir stadyum dolusu uyuyan adam çizmek düşüncesi hala korkutuyor beni. Zaten sonradan Doğan Güneş çizdi onu, rahata erdim...

ESPRİ BULMAK ZOR DEĞİL DİYEN KARİKATÜRİST İYİ DEĞİLDİR
- En beğendiğiniz espriniz hangisi?
Binlerce karikatür çizdim, kitaplarımın kapaklarına koyduklarım en komik bulduğum, beğendiklerimdir aslında. Anlat dersen anlatamam. Aslında anlatılabilir ama rezil bir şey olur, komik olmaz. Bazı esprilerim sonradan fıkra oldu. Onlardan birini anlatabilirim: Robinson Crusoe adada Cuma ile karşılaşmış... Elini uzatıp, 'Crusoe, Robinson Crusoe' demiş. Cuma da, 'Cuma, 14 Kasım Cuma' demiş...

- Espri bulmak zor mudur?
Espri bulmak benim için hiç sorun değil diyen bir karikatürist varsa, bil ki iyi bir karikatürist değildir. Espri bulurken asosyal, sevimsiz, sıkıntılı ve sinirli gözükebilirim. Ama bulduktan sonra da çok eğlenceli olurum. Zorlu bir süreçtir ama işimi çok sevdiğim için umurumda olmuyor açıkçası...

- Bunun için belli bir formülünüz var mıdır?
Hafta en az 3 gün çalışırım espri bulmak için. İlk bir-iki saatin sonunda yavaş yavaş gelmeye başlar espriler. Haftada ortalama 10-12 karikatür çizerim. Bunlar için de 30'a yakın espri bulur, sonra da en sevdiklerimi çizer, gerisini çöpe atarım.

- Penguen'de Başbakan Erdoğan'ı çizdiğiniz için hakkınızda davalar açıldı. Ne düşünüyorsunuz?
Türkiye, düşünce özgürlüğü ve insan hakları konusunda önemli adımlar atmaya çalışıyor. Bebek adımlarıyla, kontrolsüz koşup arada sağa sola çarpsa da, iyi şeyler de oluyor. Başbakan ve Kültür Bakanı zamanında hakaret davası açmışlardı ama sonra pek dava gelmedi. Umarım bundan sonra da gelmez.

- Blogunuzda okuduğum kadarıyla, Rusya'daki durumun daha kötü olduğunu gözlemlemişsiniz...
Comics Festival için gitmiştim oraya. Davet ettiler, bir Penguen sergisi açtık, bir de söyleşi yaptım. İlk defa yabancılarla söyleşi yaptım. Soru-cevap kısmında ilk soruları şu oldu: 'Başbakanınızı nasıl böyle çizebiliyorsunuz? Arkanızda büyük bir mafya mı var?' Anladım ki Putin bitirmiş karikatürü. Hiçbir şekilde en ufak bir eleştiri bile yapamıyorsunuz. Dünyanın en çok satan mizah dergisi Krokodil'den geriye sahaflarda satılan birkaç dergi kalmış. Ancak suya sabuna dokunmayan karikatür kitapları yayımlanıyor.

- 'Halimize şükredelim' diyor musunuz?
Başbakanımızı Putin'le kıyaslamak haksızlık olur tabii ki. Hey, şimdi de Putin dava açmasın sakın?

http://www.aksam.com.tr/2010/01/22/haber/pazar/529/espri_bulurken_asosyal_sevimsiz__sikintili_ve_sinirli_gozukebilirim.html





Hiç yorum yok: